Site içinde arama






  • Site haritası
  • Anasayfa
  • English Version

    Son güncelleme : 26.01.2014


  • Stratejik İletişimde Vizyon >> Makaleler >> İş Dünyasında Kimler Ayakta Kalacak?

    Sayfadan çıktı al
    İş Dünyasında Kimler Ayakta Kalacak?

    Salim Kadıbeşegil

    Stratejik İletişim Danışmanı

    ORSA Stratejik İletişim Danışmanlığı

     

    İş Dünyasında Kimler Ayakta Kalacak?

     

    Farkında mıyız? Rekabetin tanımı, şekli, adı, sanı her şeyi değişime uğradı. “Daha ucuz fiyat vererek” rekabet edilen günlerin üzerinden on yıllar geçti… Daha kaliteli olmak, daha yaygın pazarda bulunmak bile bir işe yaramıyor artık! Özellikle “Müşteri”nin ne kadar önemli olduğunu kavramaya başladığımız 1990’lı yıllardan itibaren rekabet anlayışındaki değişime paralel iş yapma ve işi yönetme anlayışı da değişti… Yönetim kurullarının gündemlerini farklı farklı konular oluşturmaya başladı. İş dünyasını temsil eden kurumların düzenledikleri konferans, panel, forum ve benzeri organizasyonların içeriğini oluşturan kavramlarda da büyük bir değişim yaşandı.

     

    Tüm bu değişim sürecinin arkasında yatan temel kurgu ise “gelecekte nasıl var olmayı sürdüreceğimiz” ile ilgili… Aslında bunun ilk işareti 2001 yılındaki Dünya Ekonomik Forumu sırasında verilmişti. Forum sırasında kamuoyuna açıklanan bir bildiriye imza atan dünyanın önde gelen 36 şirketinin CEO’su bundan böyle şirketlerini “sürdürülebilir kalkınma esaslarına” göre yöneteceklerini ilan ediyorlardı.[1]  Bu bildirinin altında imzası olan CEO’ların adları öyle yabana atılacak cinsten de değil… Her biri milyar dolarlık şirketlerin en üst kademe yöneticileri ve hepsini bir araya getirdiğinizde de dünya ekonomisinin önemli bir bölümünde söz sahibi …

     

    Nitekim, bu bildiriye imza koyan şirketlerde 2001 yılından bu yana sürmekte olan değişim ister istemez bu şirketlerin faaliyet gösterdiği pazarlardaki rekabet anlayışını değiştirmeye başladı. Yani, bildiri “lafta” kalmamıştı... Sadece güne ve işe odaklanıp para kazanmak tutkusunun yanına başka kavramlar ve odaklanmalar iliştirildi.Örneğin; çalışanları “marka” yapmaya yönelik politikaların geliştirilmesi; dünyanın çevre ve iklim sorunlarına odaklanılması; yoksulluk, açlık gibi konularda etkin rol oynanması; hastalıklar, AIDS, sıtma vb. sağlık sorunlarında ön saflarda durmaya yönelik bir dizi girişimlerde bulunulması ilk akla gelenler arasında. Ama, sosyal sorumluluk boyutlarında, hayır ve bağış işleri şeklinde gelişen bu duyarlılık şirketlerin ana işlerini “tehdit” edecek boyuta varabilir miydi?

     

    Geçtiğimiz aylarda, Dünya İş Konseyi Sürdürülebilir Kalkınma Başkanı Björn Stigson imzasıyla bir başka bildiri yayımlandı. [2]  En az 2001’deki kadar önemli olduğu görülen bu bildirinin içeriği gelecekte iş dünyasında kimlerin ayakta kalacağının, kimlerin tarihin sayfalarında “hoş bir sedâ” olacağını çok net tarif ediyor. “Geleceğin Küresel İş Dünyası için Manifesto” başlıklı bildiri; iş kurma, işi yönetme, rekabet etme, karar alma, işbirliği yapma, iş ortaklıkları, tedarik zinciri, kalite, hizmet üretimi ve ayakta kalabilmenin ön koşulu olabilecek bir çok alanda yeni paradigmayı tarif ediyor.

     

    Bildirinin içindeki şu paragraf çok çarpıcı:

     

    “2020 yılının global şirketleri dünyanın karşı karşıya bulunduğu sorunları dikkate alarak -açlık, yoksulluk, iklim değişimi, kaynakların israfı, küreselleşme ve demokratikleşme- yeni müşterilere ürün ve hizmetlerini sunanlar olacaktır. Bu yöndeki çabalar değerli ve sürdürülebilir olmakla birlikte, bunlar aynı zamanda kârlı da olmak zorundadır... Bu nedenle, iş dünyasının topluma olan katkısı hayır ve bağış işleri ile ilgili girişimlerimizden ve desteğimizden değil, kendi öz işimizden gelmelidir.”

     

    Yani, topluma “şirin” görünmek için hayır ve bağış işleri yapmanın da modasının geçtiği bu bildiri ile çok net olarak ortaya konuyor. Yerine; para kazanmak amacıyla her ne iş yapıyor olursanız olun, dünyanın (yukarıda tarif edilen) sorunlarını dikkate alan bir iş üretme ve iş yönetme modeliniz olmalıdır. Bu işiniz -doğasında- kârlı olmalıdır ki, dünyanın sorunlarına karşı olan duyarlılığınız sürdürülebilir ve gerçek anlamda katkı sağlayabilir nitelikte olsun!

     

    Dünya İş Konseyi Sürdürülebilir Kalkınma Başkanlığının Manifestosu dört ana noktaya işaret ediyor.

     

    Dünyamızın karşı karşıya bulunduğu; yoksulluk, açlık, iklim değişimi,ekolojik çevre, demografik sorunların her bir şirketi ve sektörü nasıl etkilemekte olduğu ile ilgili bir anlayış birliği geliştirmeliyiz.

     

    Bu anlayış birliğini temsil eden ortak zeminin bu sorunların çözümüne katkı sağlayacak iş fırsatlarını ortaya çıkarmasını değerlendirmeliyiz.

     

    Kendi öz işimizle ilgili stratejimizin bu sorunlarla ve çözümleri ile ilişkilendirilebilecek uyarlamalarını yapmalıyız.

     

    Sosyal çevre, çalışanlar tarafından desteklenen ve sürdürülebilir kârlılığı hedefleyen uzun vadeli ölçümlerle başarının tanımlanması konusunda uzlaşmalıyız.

     

    Dünya İş Konseyi’nin bu bildirisinin altında, Stigson’un özel daveti ile bir araya gelen ve her biri sektörünün lideri olan şirketlerin en üst düzey yöneticilerinden oluşan 8 kişilik özel komitenin imzası var. WBCSD’ın CEO düzeyinde temsil edilen yüzlerce global şirketi temsil eden bu komitenin yayımladığı bu bildiri içerik olarak gelecekte iş dünyasında “kimlerin ayakta kalacağını” tarif ediyor... Gelecekte iş dünyasında kalmak isteyenlere duyurulur!



    [1] www.wef.org

    [2] www.wbcsd.org


    13087 Sokak No 18 Alaçatı-Çeşme/İzmir  0232 716 05 48    skadibesegil@orsa.com.tr