Site içinde arama






  • Site haritası
  • Anasayfa
  • English Version

    Son güncelleme : 26.01.2014


  • Stratejik İletişimde Vizyon >> Makaleler >> Etik Olmayan Hangisi?

    Sayfadan çıktı al
    Etik Olmayan Hangisi?

    Salim Kadıbeşegil
    Stratejik İletişim Danışmanı
    ORSA Stratejik İletişim Danışmanlığı

    Etik Olmayan Hangisi?

    “Etik” sadece Türkiye’de değil, tüm iş dünyasının gündeminin en üst sıralarında yer alan konuların başında geliyor. Türk Dil Kurumu, sıfat olarak  kavramı “Ahlaki, ahlakla ilgili” olarak tanımlıyor.

    Güncel bilgi kaynağı Vikipedi’de ise daha kapsamlı bir anlatım var.

    Etik veya en yalın tanımıyla töre bilimi. Etik terimi Yunanca ethos yani "töre" sözcüğünden türemiştir. Aksiyoloji dalı olan etik, felsefenin dört ana dalından biridir. Yanlışı doğrudan ayırabilmek amacıyla ahlâk kavramının doğasını anlamaya çalışır. Etiğin batı geleneği zaman zaman ahlâk felsefesi olarak da anılmıştır. Türkçe ahlâk bilimi olarak da anıldığı olmuştur. Ayrıca Türkçe'de etik sözcüğü ahlak sözcüğü ile eş anlamlı olarak da kullanılır.

    İnsan davranışının etiksel temelleri her sosyal bilime yansır: antropolojide bir kültürün bir diğeriyle ilişkilendirilmesinde yer alan karmaşıklıklar yüzünden, ekonomide kıt kaynakların paylaştırılmasını içerdiği için, politika biliminde (siyaset bilimi) gücün tahsisindeki rolü nedeniyle, sosyolojide grupların dinamiklerinin köklerindeki yeri itibariyle, hukukta etik yapıların ilke ve kanunsallaştırılması nedeniyle, kriminolojide etik davranışı öven etik olmayan davranışı kötüleyen hali ve psikolojide de etik olmayan davranışı tanımlayış, anlayış ve tedavi edici rolüyle mevcuttur.”

    İş hayatımızın her bir sürecinde özellikle de karar aşamalarında vicdanlar ile uygulamalar arasındaki çelişkili durumlarda  davranışların “Etik” boyutu tartışmaya gelmektedir.

    Önümüzdeki dönemde yürürlüğe girmesi beklenen yeni Türk Ticaret Kanunu’nun özel bölümlerinden birisi olan “Kurumsal Yönetim İlkeleri” ile ilgili maddelerin, “etik” kavramının anlamını güçlendireceği açıkça görülmektedir. Çünkü, bu ilkelerin birinci maddesi olan “adil olmak” bizatihi içinde etik kavramının bulunduğu bir olguyu yansıtmaktadır.

    Ne etikdir, ne değildir?  Örneğin rüşvet vermek bazı ülkelerde etik bir davranış değildir. Ama, üretimi; gümrükten çekemediği hammaddeler nedeniyle durma aşamasına gelmiş ve rüşvet vermediği için rekabet karşısında sahadan yenik ayrılmak durumunda kalacak olan bir üretici firma için bu davranışın “etik” boyutu nasıl sorgulanacaktır?

    Yıllar önce, Procter & Gamble firması, Latin Amerikan ülkelerinden birinde hazırlıklarını tamamladığı bir yatırımını, rüşvet istendiği nedeniyle durdurmuş ve bu anlamda şirketin etik ilkeler politikasını; yapacağı yatırım ve bunun sonucu gelecek olan kazancın üzerinde bir yere konumlandırdığını ortaya koymuştur.

    BP şirketinin 2005 yılında 252 kişiyi şirketin etik kurallarına aykırı hareket etmeleri nedeniyle işten çıkartması, şirketin özellikle yatırımcılar nezdinde güven tazelemesini sağlamıştır.

    Kültürel farklılıklar, neyin etik neyin etik olmayan davranış olduğunu ortaya koyan temel gösterge olduğundan işin içinden çıkmak o kadar kolay değildir. Evrensel etik tarif edilmemiştir. Daha doğrusu başlıkları vardır ancak, davranışlara indirgendiğinde kültürel farklılıklar beraberinde bir etik tartışmasını gündeme getirmektedir.

    Örneğin, az gelişmiş ülkelerde yatırım yapmış ve burada ‘expatriate’ (kendi vatanından başka bir ülkede görev alıp, buraya yerleşen kişi) konumunda yönetici çalıştıran şirketler, aynı konumdaki yerli yöneticilere oranla daha fazla maaş ve sosyal hak ödemek durumunda kalmaktadırlar. Bu etik midir, değil midir?

    Yine uluslararası pazarlarda faaliyet gösteren şirketlerin yerel yasalar ve yönetmeliklerden kaynaklanan uygulamalar ile kendi etik kuralları arasında sıkışıp kaldığı çok sık görülmektedir.

    Batılı ülkelerdeki şirketlerde özellikle Enron faciası sonrası, organizasyon içinde “bağımsız” konumda “Etik komitelerinin” oluşturulduğunu görmekteyiz. Komitelerin raporları, özellikle yatırımcılar tarafından yakından izlenmektedir. Bu raporlar, şirketlerin toplam performanslarının bir parçası olarak kabul edilmektedir. Etik Komitelerinin işleyişi, gündemi ve başvuruları sonuçlandırmaktaki başarısı bir anlamda fazladan iş yükü gibi algılansa da; bu komiteler gerçekte, şirketin kapısına kilit vurmasına neden olabilecek konuların sorun haline dönüşmeden çözümlenmesine yönelik bir sürecin içinde “sigorta” görevini üstlenmektedirler.


    13087 Sokak No 18 Alaçatı-Çeşme/İzmir  0232 716 05 48    skadibesegil@orsa.com.tr